Canımmmm Ailemmmm

Canımmmm Ailemmmm
Hayatımın Aşkı..

28 Ocak 2015 Çarşamba

OKUL ETKİNLİKLERİ

Okulunda bu zamana kadar o kadar etkinliğe katıldın, o kadar şeyler öğrendin ki ufaklık. İlerde bunları unutmayasın diye bu zamana kadar yaptığın aktivitelerin sana bir listesini yazıyorum.

* OYAK PARKA ARKADAŞLARLA GİDİŞ
*LOZAN PARKA ARKADAŞLARLA GİDİŞ
*DİKMEN VADİSİNİ TANIMA
*YAZIN SU SPORLARINDA OKUL ARASINDA YARIŞMA
*HER BAYRAMDA BAYRAMLAŞMA TÖRENLERİ
*365'DE PORTAKAL SUYU SATIŞIYLA DOĞUDAKİ OKULLARA YARDIM TOPLAMA
*GAZETECİLER GÜNÜNDE SUNUM YAPMA
*ÇOCUK HAKLARI GÜNÜNDE SUNUM YAPMA
*DİĞER GRUPLARIN SUNUMLARINI OKUL İÇERİSİNDE SADECE ÖĞRENCİLERLE İZLEME
*YERLİ MALI HAFTASI KUTLAMA
*YILBAŞI BALOSU YAPMA
*PANORADA ETKİNLİĞE KATILMA
*UZAY SİSTEMİ KURUP UZAYI TÜM İNCELİKLERİYLE İNCELEME
*BENİM KATILIMIMLA ARKADAŞLARINA KİTAP OKUMA
*BAŞKA BİR ANNENİN KATILIMIYLA KEK YAPMA
*TÜM GRUBUN VELİLERİYLE ORİGAMİ ÇALIŞMASI YAPMA
*KIŞIN KIŞ ÇAYI HAZIRLAYARAK VELİLERE DAĞITMA
*SOKAK HAYVANLARINI NASIL BESLEYECEĞİNİ ÖĞRENİP, ONLARI BESLEMEK
*ÖĞRETMENLER GÜNÜNDE SUNUM YAPMA
*29 EKİM HAFTASINDA ATATÜRK'Ü TANIMA
*ANKARA'NIN BAŞKENT OLUŞUNU KUTLAMA
*10 KASIMDA TÖREN YAPMA

Bunlar, sadece benim hatırladıklarım daha bunun gibi birçok şeye de katıldın ufaklık. Hergün yeni bir bilgi ile geldiğinde biz çok şaşırıyoruz. Geçen gün omurgalı hayvanları anlattığında şaşırdığımız gibi:)))

İLK ÖĞRETMENİN UFAKLIKK

Bak ufaklık, bu kadın senin hayatında çok önemli insanlardan birisi. Bir kere o senin eğitim hayatına adım attığın da yanındaki ilk rehberin, ilk öğretmenin. Atatürk'ün ilke ve inkilaplarına göre eğitim veren, onun yoluna kendini adamış, öğrencilerine her gün pozitif duygularla yaklaşan bir kadın o. Her şeyden önemlisi o da bir anne. Şu an onu çok seviyorsun ve bence örün boyunca da unutmayacaksın.

YAPARELLERİN DAĞ EVİNDE YILBAŞI KUTLAMASI 2015

Bu sene tüm sevdiklerimizle beraber yeni yılı dağ evinde kutladık ufaklık. 2 gün önce gittik, inanılmaz kar vardı, daha Ankara'ya yağmamıştı bile. Kar kıyafetlerini giydiğin gibi attın kendini, karların üstüne. Bir de demez misin anne benim fotoğrafımı çekip öğretmenime gönder diye. o da çok şaşırdı çok mutlu oldu. Harika bir yılbaşıydı ufaklık, inşallah tüm yılımız böyle kahkahalarla mutlulukla geçer.





















DEMİR İLE KUZEYİN EV EĞLENCELERİ

Kankasınız, ekipsiniz, en iyi arkadaşsınız ve daha nicelerisiniz... Dostluğunuz daim olsun, aranıza kimse girmesin inşallah:))

KUZEYLE DEMİR DJ KURSUNDA

Hafta sonları amcanı ziyarete gitmeye, orada müzik çalmaya bayılıyorsunuz. Bu hafta sonu kuzey de seninle geldi. İşin ustası olacaksınız ilerde kesin. Siz resmen bir takım oldunuz. Çok güzel eğlendiniz, çok güzel dans edip, müzik yaptınız. Bu da erkek erkeğe bir organizasyondu, sadece babalar ve oğulları. Keyif alıyorsun, hemde nasıl, babanla daha çok yakınlaşıyor sunuz, bende çok mutluyum tabi, niye sizle gelmiyorum siye düşündüm ama baktım ki sizin paylaşımınız çok özel. Eee tabi annenin gelmediği yerler olacak ne yapalım...


ERKEKLER PİJAMA PARTİSİ

Annenin ayda bir kere, konseptli gün partisi var aşkım. Hepsi bittiğinde ona da burada yer vereceğim, acayip keyifli, insanı yenileyen bir şey. O gün kimin evinde isek orada kalıyoruz, doğal olarak sizde baba-oğul takılıyorsunuz. Böyle olunca geçen bizim evdeki partide, siz de dayınlara kalmaya gittiniz ve erkek pijama partisi düzenlediniz. Partide deden de vardı ama fotoya girememiş ne yapalım, bir daha kine. Harika görünüyorsunuz.

BABA-OĞUL

En güzel örneklerin den siniz. Siz bir ekipsiniz ve hep böyle kalacaksınız. siz benim evimin erkekleri, kalbimin sahibisiniz. Sizi çok ama çok seviyorum. Allah ayırmasın sizi..


BARDABAS ÇOCUK AKTİVİTE SETİ

Ne yalan söyleyim bu zamana kadar sana aldığım en iyi aktivite seti. Bir kutu geliyor, içinde yapabileceğin 6 adet farklı aktivite. Biz yılbaşı setini acayip keyifle yaptık, sıra uzay temasında, herkese önerilir:)

MÜZİKSİZ AÇILAMIYORUM ABİ

Karakterli çocuksun vesselam, tiklerin var, takıntıların var ama kendin gibisin, Hep böyle kal inşallah. Sabahları okula gitmeden önce, mutlaka oturma odasında kulağında kulaklıkla müzik dinlemek istiyorsun bir şekilde rahatlama yöntemi herhalde:))

TEKNOLOJİK ÇOCUKLAR

Teknoloji çağının tüm nimetlerden bizler ebeveyn olarak nasıl yararlanıyor isek, siz çocuklar da aynen öyle yararlanmaya başladınız. Bir kere birini arayacaksak, anne hemen görüntülü arayalım diyorsun, ne yapalım canlı canlı seviyorsun. Son zamanlarda ki modanız da eğer, Kuzey'e bir şey söyleyeceksen yada o sana herhangi bir şey söyleyecekse video çekip, bize whatsupp tan attırıyosunuz. Alemsiniz ne diyim:))

İnsanın çocukluk arkadaşı olması, bazı şeyleri paylaşması muazzam bir şey ufaklık, biz büyükler, çoğu zaman başaramadık ama siz birbirinizi hiç bırakmayın olur mu??

AİLE OLMAK BAŞKA BİR ŞEY BENCE EN GÜZEL ŞEY

Böyle takım giyinenler, ikizim öküzüm gibi gezenler hiç baba göre değildi, ta ki anne olana kadar. Ne biliyim insan böyle bir takımın oyuncuları gibi aynı şeyi giymekten çok hoşlanır hale geliyormuş. Ne demişler, insan kınadığını yaşamadan ölmezmiş.. Bundan sebeptir ki artık böyleyiz, bir bir aileyiz, o zaman ekibiz de aynı zamanda:))

HAYATIMIN ADAMISIN BENİM...

Baktım ki uzun zamandır, anne-oğul fotoğrafımız yok, son zamanlarda ki en beğendiğim fotoyu yayınlamak istedim. Hayatımın aşkı, bitanem, nasılda güzeliz ama:))

BİLGİ YARIŞMASI

Bu aralar evimizde oynamayı en çok sevdiğin oyun ufaklık, bayılıyorsun. Babanla sen yarışmacı, bende sunucu oluyorum. O gün kreşte öğrendiklerini soruyorum, tabi baban bilemiyor sende kazanıyorsun. Harika bir oyun, mesela omurgalı hayvanları sayende öğrenmiş olduk, bilgilerimizi güncelledik. Bence ailecek oynanan oyunların en güzeli...

EŞYALARINI PAYLAŞMAMA

Böyle bir süreçten geçiyoruz bu aralar ufaklık, nedense hiç bir şeyini paylaşmıyor, dedene bile gitsen evden hiçbir şey götürmek istemiyorsun. Eve herhangi bir çocuklu aile geldiğinde, ağlamaya başlıyor, asla oyuncaklarınla oynamasını istemiyorsun. İlk başlarda daha vahim gibi gözüken durumumuz, her seferinde aynı kelimeleri kullanarak biraz daha kolay hale geliyor ama yok problem çözülmedi henüz.

Nasıl başladı, nasıl gelişti bilmiyorum ama zannedersem birkaç oyuncağının kırılması ile tavan yaptı. Sen ki oyuncaklarına düşkün, neyi, nereye koyacağını bilir, asla karıştırmaz, dağıtırsan toplayan bir çocuksun. Bizim için açıkçası çok zor oluyor, eve çocukla gelen bir aileye anlatıyoruz ama sen gitsinler dediğin anda açıkçası ne diyeceğimizi bilemiyoruz.

Misafir gelmeden saatler öncesinde, bana güven anneciğim, kimse senin oyuncağını kırmayacak, kimse senin oyuncağını eve götürmeyecek diyorum ama gelince durum aynı. Kim gelirse gelsin 45 dakikalık stresten sonra anca paylaşmaya başlıyorsun o da zar zor. Biliyorum, duyuyorum, görüyorum ki bu da çocukların geçtiği bir süreç. İnşallah en kısa zaman da bizde atlatırız.

Kitaplardan okudum, öğretmenlerine danıştım, doktorumuza sordum, zorlamayın, kendiliğinden geçecektir. Sakın ısrarcı olmayın ama her daim paylaşmanın güzel olduğu mesajını verin dediler.

Senin bu zamana kadar yaşadığın bu süreçleri, genelde kitap okuyarak çözdük, en sevdiğin şey sana kitap okunması ve acayip etkileniyorsun. Bir tane kitap buldum HEPSİ BENİM diye. Seri kitapları da var, kadının 7 çocuğu var, hepsinin hikayesi farklı, takıntın var, mutlaka kitabın arkasında ki tüm kitaplar alınacak ve ezberlenecek. Hepsi Benim Foli adında bir kızın, eşyaları paylaşmaması ile ilgili. Her seferinde inanılmaz etkilenmiş olarak dinliyorsun. Zaman  zaman kendin açıp bakıyorsun, inşallah bu da geçecek ufaklık...

ÖRÜMCEK ADAM DEMİR

Sibel yengesi taaa Romalar dan kostüm getirdi. Durup durup evde giyiyorsun. ne kadar da yakıştı benim küçük adamıma. Bu arada ilk kostümün oldu ufaklık..

RONALDO SAÇLI DEMİR

Neymiş efendim, o da Başar gibi kestirecek miş, o da Ronaldo gibi olacakmış:))))

TENİSÇİ DEMİR

Okuldan bir mail geldi, EFE GÜRAY TENİS OKULU diye. Çocukların bu yaşta yapmaya başladıkları sporlarda, ne kadar başarılı olduklarını, kendilerini nasıl geliştirdiklerini, tenisin de harika bir spor olduğu falan yazıyordu. Merak ettik, tenisi tatilde ve evde de oynamaktan keyif aldığını bildiğimiz için hemen götürdük seni. Tabi Kuzey ile beraber. Ben sandım ki hemen çocukların eline raket verecekler falan ama durum hiç de benim bildiğim gibi değilmiş. tam aksine yaklaşık 3 hafta tüm vücut koordinasyonunu sağlayabildiğiniz, hoplama, zıplama, koşma, engel aşma gibi oyunlar oynadınız. Raketi bir ay sonra elinize aldınız o da ya balona vurmak, yada bir şey taşımak için. Sen severek gidiyorsun, öğretmenine, oradaki arkadaşlarına da alıştın. Dersin sonunda spor kompleksin de keyif yapmakta hoşuna gidiyor. Çok eğlenerek başladın, eğlenerek devam ediyorsun, bundan sonrada inşallah böyle devam edersin ufaklık. Üstelik aylık 100 TL, fiyatı da çok uygun.





BİNİCİ DEMİR

Ufaklık, sana en başından beri söylüyorum. Biz ailen olarak sana imkanlarımız doğrultusunda her şeyi ama her şeyi göstermeye çalışıyoruz. Bunların en başında da sportif aktiviteler geliyor. Biz tanıştıralım, sen hangisini istersen onu seç ona devam et istiyoruz. Seni ANKARA BİNİCİLİĞE götürdük. Aman Tanrım, atları çok ama çok sevdin, yazın burada olduğumuz her hafta gittin, bindin, en iyi ihtamelle sevdin, korkmadın. Tabi sorduk, soruşturduk, dediler ki 10 yaşından önce başlatmayın, bacakları parantez olur falan dediler. Evet dedik doğru, ama haftada yarım saat binerek sadece keyif yaptın, yaz geldiğin de gene binmeye devam edeceksin. Ayrıca oradaki atları tanıdın, besledin ve korkusuzca yanaştın.



KREŞ HAKKINDA 2

İngilizce öğretmeni gittikten sonra, yerine okulun en kıdemli hocalarından, Joker öğretmen olan NERMİN öğretmen geldi. Ama bunun geçici bir süre olduğunu, ingilizce öğretmeni gelir gelmez, NERMİN öğretmenin yerine döneceğini söylediler. Tamam dedik, mutlu olduk. Aradan tam üç ay geçti. Sen mutlu bir şekilde gitmeye devam ediyorsun falan, fakat evde NAZLI ismini duyar oluyorum. Herhalde diyorum, özge ile karıştırıyor, yada okula yeni biri falan başladı diye düşünüyorum. Çünkü okul bir öğretmen alsa, mutlaka bize haber verir diyorum. Allah'tan tam 2 hafta sonra Senin grubunun toplantısı vardı, gittik, her şeyi konuştuk falan. Sıra öğretmenlere geldi, baktım Neslihan'ın yanında bir kız var. Kendini tanıt dediler. Sedef Kozaların İngilizce öğretmeniyim dedi. Başımdan aşağıya kaynar sular döküldü resmen, iki haftadır başka bir ingilizce öğretmeni geliyor ve hiçbir şekilde velilere haber verilmemiş. Tabi biz veliler hemen tepkimizi dile getirdik. Dedim, çocuk dışarıda öğretmenim diye kızın yanına gitse, çekerim hemen çünkü tanımıyorum, duruma bakın. Okul yönetimi, bugünü bekledikleri için haber vermediklerini, zaten 15 gündür NERMİN öğretmenle derse girdiğini söyledi. Dedim bir gün bile olsa, ben çocuğum kiminle kesinlikle bilmek isterim. Onlar da gene kendince sebeplerini söylediler, öğretmenin çok güzel bir enerjisi vardı. Açıkçası tolere etiik diyebilirim. Ama bir daha mutlaka bize haber vermeleri konusunda ki kararlılığımızı da gösterdik.

Gelelim, İngilizce Öğretmenin Nazlı'ya. Enerjisi yüksek, çocuklarla arası çok iyi, iletişimi, gülüşü, konuşma tarzı çok iyi bir kız. Dediğim gibi eğitimi ben en son noktada ilgilendiriyor. Eğitimi çok iyi diye, diyalogları da çok iyi olacak diye bir kavram yok nasılsa.. Ama çok güzel adapte oldu, ayrıca sen eve sürekli bir şeyleri keyifle öğrenerek geliyorsun. Öğretmeni mi seviyorum diyorsun. Bence tek kelimeyle harika oldu.

KREŞ HAKKINDA 1

Şimdi her ne kadar okulundan memnun olsak ta, sen de çok sevsen de, ufak tefek problemler yaşanmıyor değil tabi ki ufaklık. Bunları buraya ne kadar dürüst bir şekilde yazarsam, burayı okuyan başka insanlara da farklı fikirler vereceğine eminim. Ne de olsa annenin blogu okunan bir blog oldu..

Öncelikle belirteyim ki senin okulunu seçerken, en dikkat ettiğim konuların en başında geliyordu. Orada ki öğretmenlerin, okulda ne kadar zaman dır çalıştığı. Çünkü bir okulda, öğretmenlerin devamlılığı okulun başarısını ve güvenini gösterir. Bunu bu zamana kadar tüm öğretmen tanıdıklarımdan öğrendim. Sihirli Bahçe 11 yıl önce kurulmuş bir okul ve okulun kemik kadrosu neredeyse açıldığından bu yana oradalar. Bunlardan birisi de senin Türkçe öğretmenin Neslihan. Okulda ayrıca bir gün ingilizce, bir gün Türkçe eğitim veriyorlar. yani İngilizce bizde ders değil, gün olarak verilmekte. Bundan sebeptir ki Türkçe öğretmenin benim ve senin için ne kadar önemli ise, İngilizce öğretmenin de o kadar önemli ufaklık.

Yarın gün okula gitmenin son günü olan Cuma günü seni almaya geldiğimde, Neslihan öğretmeni kapıda gördüm. Hayırdır dedim? neden derste değilsiniz. Bu hafta başında İngilizce eğitime başladık artık, bugün ingilizce günü dedi. ( biz çarşamba tatilden dönmüştük, sen sadece perşembe ve cuma gittin o hafta o yüzden haberim olmamış) Aa öyle mi tamam İngilizce öğretmeni gelsin tanışalım o zaman dedim. Seni alırken bide baktım ki 23 yaşında, daha çocuk denecek tipte, asık suratlı, sevimsiz bir kadın geldi. Önce inanamadım, öğretmenin yardımcısı falan dedim. Yok ama öğretmenin ta kendisiymiş şok oldum. Daha yeni mezun olması falan bir kenara, İsteksizliği, mutsuzluğu, içinden konuşur gibi tavrı acayip iticiydi. Seni aldım, eve geldim ama Emrah Bey'i de fişek gibi aradım. Telefon da, insan bakıcı seçerken bile deneyim arıyor, bu nasıl olacak, don gibi dedim. Merak etmeyin dedi, pazartesi sabahı hemen konuşalım, göreceksiniz ki içiniz rahatlayacak bize güvenin dedi. Bütün bir hafta sonu neredeyse uyuyamadım, yeni yetme bir kıza güvenip de seni bırakamazdım, dedim ya tecrübesizliği falan bir yana içim hiç ısınmadı resmen itildim tavırlarından. Bu arada sana şunu da belirteyim ki ufaklık,senin okulunda sürekli dışarı gezileri var. Mesela temanın hastane mi, gidip orayı gezerek öğreniyorsunuz. temanın gazete mi yine oraya gidiyorsunuz. Aklımda bin bir türlü endişe oldu, ben bu acemi kızla asla dışarı yollayamam dedim.  Pazartesi sabahını zor ederek okula gittim, Emrah bey ile konuştuk, azıcık tartıştık, O ana okullarına ingilizce öğretmen bulmaktaki sıkıntılarından bahsetti, ayrıca bu öğretmenin evet tecrübesiz olduğunu ama br deneme süreci olduğunu, en kısa sürede alışacağını, tavrının yanlış olduğunu ama mutlaka kendilerine öğreteceğini, eğitim bilgilerini falan anlattı. Bende bizim grubun denek olmadığını, ayrıca bu kıza her şeyi öğretebilirsiniz ama bir merhaba demeyi, gülmeyi öğretemezsiniz dedim. Ayrıca hiçbir şekilde çocuklarla yalnız dışarı çıkmasını istemediğimi söyledim. Zaten okul kuralları gereği, 6 ay yalnız çıkamayacaklarını söyledi. Eğitim durumunu hiç önemsemediğimi, aksine çocuklara olan tavrının benim için daha önemli olduğunu belirttim. sonuç: 20 gün lütfen bize güvenin, deneyelim, ama ne zaman rahatsızlık hissettiğiniz bir durum olursa hemen söyleyin, beraber çözelim dedi. Öyle çok ta tatmin olmadım ama onlara güvenmeyi tercih ederek çıktım. Ertesi gün ingilizce günüydü, sabahtan bende babanla beraber seni okula götürmeye geldim. Kapıda Kuzey' ile karşılaştık. Beraber okulun kapısından girerken, ingilizce öğretmeni de oradaydı. Ne size, ne bize günaydın falan demedi, öyle bön bön baktı. Çıldırdım, neyse dedim. Zaman Pelin dedim kendi kendime, Sonra bir baktım Çiğdem Öğretmenim, hadi öğretmenim çocuklara bir günaydın diyelim dedi. İyice gerildim. İçime attım, tüm sakinliğim ile, yanına gittim, bugün Demir'in 2. tam günü, uykuda yanında olacaksınız dimi dedim. Gene bön bir suratla aaa Demir okulda uyumuyo mu? dedi. Bunun kendinden haberi yok dedim, ama uzatmadım. Uyuyunca bana haber verin dedim. Soğuk bir tamam dedi. çıktım. o gün erken almaya geldim seni saat dörtte. Okul sahibi Nesrin Hanım benimle konuşmak istediğini söyledi. Öncelikle, tecrübelerime çok güvenirim, ama güvendiğim başka bir şey varsa da anne iç güdüleri dir dedi.Çok sevindim. Öğretmen hakkındaki şikayetlerinizi duydum, bugün odama çağırdım, çok iyi bir kızsın, ama mimiklerini kullanmayı bilmiyorsun, ayrıca neden iletişimsizsin dedim. ( bunlar ayrıca kendi gözlemleriyle de birleştirmişler tabi, sadece benim söylemem ile değil) O da bu şartlar altında çalışamayacağını söyleyerek KENDİ İSTİFA ETTİ dedi. Çok sevindim, ne kadar haklı olduğumu gördüm. Onlara da tekrar söyledim, bir insana, öğretmenliği öğretebilirsiniz ama asla GÖRGÜ KURALLARINI öğretemezseniz dedim. Böylece sorunumuz kökten çözüldü. Bundan çıkardığım sonuç ise,okul ile herhangi bir problemde, işbirliği yaparak çözüme gidebiliyoruz en azından gitmeye çalışıyoruz. Konuşma tarzları memnun edici seviyede çünkü biz her şeyin en iyisini biliriz, biz bir numarayız gibi yüksek egolu konuşmalar yapmadılar. Yaşadığımız ilk problemi de atlatmış olduk.

KREŞİN TANIŞMA TOPLANTISI

Okula başladıktan tam 1.5 ay sonra, okul yönetimi, senin bu 1,5 ayda neler yaptığınla alakalı, baban ve benimle özel bir toplandı yapmak istedi. Zaten okulun bu tarz toplantıları varmış. Senin 1.5 ay içinde okulun her yerinde, sınıfta, havuzda, spor odasında, gösteri salonunda ve özellikle montessori çalışması yaparken ki fotoğraflarını çekmişler. Ve senin nasıl adapte olduğunu, akademik, sosyal, fiziksel gelişimlerde neye ihtiyacın olduğunu, neleri ne kadar iyi yapabildiğini konuştuk Önce onlar anlattılar, sonra da bizim sorularımızı yanıtladılar. Öncelikle sana şunu söyleyim ki ufaklık, okulun sahiplerinde Emrah Bey, gerçekten enteresan bir adam. İşletmecilik anlamında kendisiyle zaman zaman karşı karşıya gelsem de, fikirleri, nokta atışları,çözüm öneriyle çok farklı ve bir o kadar güvenilir biri. Toplantının daha ilk başlarında resimler gösterilmeye başladığında, gözyaşlarımı tutamadım ufaklık. Bir insanın senin çocuğun hakkında övgü dolu sözler söylemesi, onun senin hiç görmediğin yanlarını keşfetmen bu hayatta daha hiç deneyimlemediğim bir duyguymuş. O kadar gurur ve onur vericiydi ki anlatamam. İlk olarak okula çok çabuk adapte oldun onu baştan söyleyim. Yarım günle başladığın okul serüvenine, tam gün olarak devam ediyorsun. Okul içende, evde de kurallar olduğundan dolayı çok fazla sorun yaşamadın. Öğretmenini çok ama çok seviyorsun, tamam senin sevmen önemli ama, inan ki bende çok seviyorum. Aramızda müthiş bir sinerji oldu. Montessori araç çalışmalarını büyük bir ilgi ve başarı ile yaptığını, sınıf içerisine göre başarı oranının çok ama çok fazla olduğunu söylediler. Genel anlamda yaşına göre, bilinçsel, akademik ve sosyal faaliyetlerde çok başarılı olduğunu, sadece kalem tutmakta biraz zorlandığını söylediler. Şu an okula başlayalı tam 9 ay oldu, bu olayı da tamamen çözdün diyebiliriz. Ezber yeteneğinin çok fazla olduğunu belirttiler. Ben de onlara, sana okuduğum kitaplarda ki replikleri ezberlediğini, eline kitabı aldığında sayfa sayfa bana ne yazdığını anlattığını söyledim. Ayrıca okul içerisindeki gösteriler de ezberin kuvvetli olduğu için, sana verilen kağıtları da kolayca ezberlediğini söyleyebilirim. Öğretmeninle çok sıcak bir ilişkin olduğunu, ayrıca iletişimin kuvvetli olduğundan dolayı ne istediğini, net bir şekilde de anlattığını söylediler ki ben bunun böyle olacağını tahmin edebildim, çünkü ben seninle doğduğundan bu yana çok konuştuğum için konuşma yetin ve kelime hazinen oldukça geniştir. Toplantının sonunda, Emrah bey ilerisi için hazırlıklı olmamızı, Okul hayatın boyunca hep çağırılan veliler olabileceğimizi söyledi. Adam aykırı, istediğini biliyor ve yapmak için ne gerekiyorsa yapıyor dedi. Çok hoşuma gitti, idealist bir çocuk olmaya çalışırken, azıcık yaramazlığın da kimseye zararı olmadığını düşünüyorum. Hal böyle ufaklık, seninle ilgili ilk toplantımız müthişti. İnşallah bundan sonra da hep böyle doru bir çizgide olursun..

DEMİR'İN DİNOZORLARI

Nasıl başladı, nasıl gelişti inan bilmiyorum ama şimdi geldiğimiz nokta tam da senin bir dinozor koleksiyoncusu olman oldu. İlk dinozoru baban aldıktan sonra, acayip bir merak başladı sende, ne zaman bir oyuncakçıya gitsek, sen hiç durmadan sadece ama sadece dinozor almaya başladın. Ne alırsak alalım, ya da sana ne hediye gelirse gelsin asla mutlu olmamaya, sadece dinozor istemeye başladın. İşin enteresan tarafı, biz seninle öğrendik dinozorlar la ilgili her şeyi. hepsinin ama hepsinin adını ezbere biliyor, dışarıdan herhangi bir dinozor gördüğünde kesinlikle adını ve evde olup olmadığını söyler hale geldin. Ayrıca şu an piyasada ne kadar dinozor üzerine yazılmış kitap, ansiklopedi, çıkartma kitabı falan filan ne varsa hepsini kendin seçtin ve aldın. Okuldan geldikten sonra, hepsinin sana okunmasını istedin, okuduk ve bir baktık ki artık onlar hakkında bilmediğin hiçbir şey kalmamış. Etçil, otçul, uzun dişli, kısa dişli, büyük kafalı, küçük kafalı, uzun, kısa, kanatlı, kanatsız, artık öyle bir noktadasın ki hepsinin özelliğini ezbere biliyorsun. Evde dinozor müzeleri yapmaya başladın. Kumbarana atılan 1TL ile bize anlatıyor, hatta altlarına harflerle (kendince doğru olduğunu varsaydığın) yazıyorsun. Bu ne dediğimizde tüm özellikleriyle bilgilerini aktarıyosun. Artık tüm koleksiyonu tamamladın ve alacak dinozor kalmadı derken bide ne görelim. Bunların iskeletlerinin de koleksiyonu varmış. Alçı içindeki tabakaya kazı çalışması yapıp, içlerinden kemikleri çıkarıp birbirlerine monte edilerek tamamlanıyormuş. Baban bir tane denemen için getirdi, aman allahım bayıldın ve biz aynen onun tüm koleksiyonunu da tamamladık. Tam bitti herhalde alacak birşey kalmadı derken, bu seferde dinozor yumurtaları ile karşılaştık. Yumurtayı açıp, iskeletleri yine birleştiriyorsun ve bingo onunda her şeyini tamamladık. Bu arada tamamladığımız tüm koleksiyonlar senin için acayip değerli çünkü odanda onlar için çok güzel yerler belirledik ve kimsenin dokunması YASAKLANDI!! Üçüncü koleksiyonda tamamlandıktan sonra, birde öğrendik ki bunların dişleri de satılıyormuş tabi hemen onları da aldın, dinozorun yanına ona ait dişleri de koymaya başladın. Sana anlattığım bu serüven yaklaşık 8-9 aydır bu şekilde ufaklık. Sonra babanla ben sırayla araştırmaya başladık. Dinozorlar ilgili gidilebilecek yerler var mı diye. Ankara'da 2 tane müze bulduk. Birincisi, MTA'nın müzesi, baban, sen, Tuna, ve Erkin ile beraber gittin. Nasıl keyifli geldin, nasıl mutlu geldin anlatamam sana.  Dinozorlu bir bardak almışsın, o da odandaki nadide köşede yerini aldı. Bu arada öyle dinozorlu kıyafetlere aman aman merakın yoktu ilk başlarda ama, ben bir tane aldım çok hoşuna gitti, şimdi zaten kıyafetlerini sen seçtiğin için, dinozorlular tercihin olmaya başladı. Baban ne zaman seyahatlere gitse, sana dinozorlarla ilgili enteresan şeyler getirmeye başladı. Yüzündeki mutluluk anlatılmaz sadece yaşanırdı. Daha sonra Armada Bilim Müzesine gittik, orada daha çok heyecanlandın, çünkü dinozor bölümü gerçekten bir harika yapılmıştı, Oradaki adam anlatırken adama o kadar odaklandın ki sanki senin için dünya durmuştu ufaklık. Orada da kazı yaptın, hepsine tek tek dokundun. özelliklerini oradaki herkesten iyi bildiğin için de hocanın bile ağzını açıkta bıraktın. Antalya'ya gidişlerimizin bir tanesinde öğrendim ki orada çok büyük bir DİNOPARK var. Hemen babanla seni oraya götürmeye karar verdik. Daha kapısını görür görmez, ANNE İNANAMIYORUM diye öyle bir şaşırdın, öyle bir sevindin ki, resmen beni ağlattın yavrum. Tek tek hiç üşenmeden, hepsine dokundun, anne benim fotoğrafımı çek dedin. Yaklaşık 2 saat muhteşem keyfini çıkardın. Oradaki tüm fotoğrafları hemen istedin babandan, Baban fotoğrafları getirince, kendince uygun yerler bulup astın hemen. Bir arkadaşım dedi ki Ankara'ya Park Vera diye bir alışveriş merkezi açıldı, onun içinde de dinozorlar varmış. Tabi bizden kaçar mı, hemen gittik evet çok acayip güzel değil, ama gene de senin ilgini çekti. Bu arada İzmir'deki kuzenim, senin hem kitap hemde dinozorlar hevesini bildiği için sana kitap bakmaya başlamış. İnanılmaz birşey ama , hatta kapağını gönderdiğinde babanla benim bile ağzım açık kaldı, kitabın adı DEMİR'İN DİNOZORLARI. Şimdi en sevdiklerinden diyebilirim. Durum bundan ibaret ufaklık. İlerde bunları inşallah hatırlarsın, şimdiki merakın, ilerde de devam eder. Bu arada sana sürpriz, İstanbul'a JURASSİC PARK gelmiş. Dünyanın ilk 10 müzesinin içindeymiş falan. Haftaya oradayız, sadece ama sadece senin için...