Canımmmm Ailemmmm

Canımmmm Ailemmmm
Hayatımın Aşkı..

19 Kasım 2014 Çarşamba

SİHİRLİ BAHÇE MONTESSORİ OKULU (2014 HAZİRAN)

Kreş konusu her ailenin önemli bir karar aşaması, hayatlarındaki dönüm noktasıdır. Daha hamileyken insanın aklını kurcalayan, bin bir türlü kafasında tilkiler döndürecek kadar da endişeli bir konudur. Ben kreşten çok büyük beklentileri olan bir veli olmadım hiç bir zaman.Tek düşündüğüm şey, sadece GÜVENEBİLECEĞİM bir yer olmasıydı. Bir çok kreş gezecek, insanlarla tanışacak ve haa işte içim buraya ısındı diyebileceğim bir yer bulmak istiyordum. Kreşin büyüklüğü, aktivitesi, dil eğitimi falanı filanı hep benim için ikinci derece önemli oldu, hatta bunları hiç düşünmedim bile. Hissedecektim işte, anneydim ben öğretmenini sevecek, insanlarına bir anda güven duyacak bir yer olacaktı en nihayetinde.

Kreş araştırmalarımda Ankara'nın bir çok kişilerine göre referans aldığım, kendi araştırmaların sonucunda bulduğum, öğretmen arkadaşlarımdan, çocuğu kreşte olanlardan derleyip topladığım bir liste hazırlamıştım. Kimine bire bir görüşmeye gittim, kimilerini ise telefonla aradım bilgi aldım. Daha telefonda bile ( sezgilerime güvenirim) kesinlikle HAYIR dediğim yerler oldu. Gittiğim bir kaç yerde de her şeyin fazlaca mükemmel gösterilmesinden çok rahatsız olduğum ve elediğim yerlerde oldu. En nihayetinde 2 kreş arasında kaldım ve öncelikle doktorumuz ALEV OĞUZ KUTLU'dan destek istedim. Biri YEŞİL ÇİZGİ, diğeri ise SİHİRLİ BAHÇE idi. Alev Hoca Senin aslında YEŞİL ÇİZGİ'ye gitmeni istedi. Sihirli Bahçe montessori okulu, zorlanır yapamaz, alabilirsin oradan dedi. Ama içimden bir ses ( ki ne olduğunu asla bilemediğim) hep SİHİRLİ BAHÇE dedi. Montessori'nin ne olduğunu bile bilmiyordum açıkçası.

Daha sonra Ankara'da ki hemen hemen tüm kreşlere müzik öğretmeni olarak giden biriyle tanışmıştım, hemen onu aradım. Kreşler hakkında biraz bilgi almak istedim. Duyduğum şeyler açıkçası beni biraz endişelendirdi. HAYIR YA BU KADARI DA AKLIMA gelmez dediğim o kadar çok şey duydum ki inanamazsın ufaklık. Bu zamana kadar telefonda bile iğreti olduğum, o fazla mükemmel gösteren kreşlerin iç yüzlerini duyduğumda hislerimde ne kadar haklı olduğumu anladım. Arkadaşımda bana tamamen alev hocamla aynı YEŞİL ÇİZGİYE yada SİHİRLİ BAHÇE'ye gönderebilirsin dedi. Düşüncelerim oldukça rahatlamıştı. Yavaş yavaş emin oluyordum. Sihirli bahçe'de çocuğu olan bir arkadaşımı aradım, beni okula götürmesini rica ettim. Beni kırmadı hemen ertesi gün onunla beraber okula gittim. İlk aldığım elektrik çok olumluydu, Oğlu bize kreşin her köşesini adım adım gezdirdi, bu sırada derslerde olan öğretmenleri üstünkörü inceleyebildim, insanlar gayet sıcakkanlı ve güler yüzlüydü. Daha ilk etapta açıkçası güvenmiştim. 1 hafta sonra arkadaşım okulda bir seminer olacağını ve oraya gelebileceğimi söyledi hatta senide getirebileceğimi söyledi. Hemen gittik, seni orada arkadaşımın oğlunun sınıfına emanet edecektim, açıkçası ilk etapta çekindim ama dedim ya güven duygusu tuhaf bir şeydir geldi mi gelir işte. Seni oradaki öğretmenlere emanet ederek seminere gittim, tam 1 saat sonra yukarı sana bakmak için çıktığımda sınıfta bir öğretmenin kucağına oturmuş, onuda seni severken gördüm ki sizin beni görmeniz imkansızdı. Rahatlayarak seminere tekrar indim ve 1 saat daha devam ettim. Geldiğimde seni rahat gördüm, kaynaşmışsın, insanlarla diyalog kurmuşsun artık son 15 dakikası anne diye tutturmuşsun ondada seni kucaklarında sarmalayıp, rahatlatmışlar. içim çok rahatlamıştı ama tek bir sorun vardı o da MONTESSORİ ne demek? Nasıl bir eğitim şekli? işte bunu hiç bilmiyordum. Hemen eve geldim. Başladım araştırmaya, öncelikle şunu kesinlikle söylemeliyim ki iyi ki interneti OKUYUP, ARAŞTIRMADAN GİTMİŞİM. Yoksa boşyere bir önyargı olacaktı ve ben belki yanlış bir kararı taa en başından verecektim.

MONTESSORİ; kısaca çocuğun kendi ayakları üstünde bir birey olarak büyümesini sağlayan bir eğitim yöntemidir. Kendi işini, kendi yapabilmesi, farkındalığının artması, bakış açısının çok yönlü olması gibi gibi de bir çok artısının olmasıdır. Okuduklarımda genel olarak ilk takıldığım nokta, çocuğun çocukluğunu YAŞAYAMAMASI gibi olumsuz yorumlar duymamdı, yada çocukların asık yüzlü olmalarıyla ilgili. Ama gittiğim, gördüğüm kadarıyla benim gördüğüm okulla, yazılanlar çok farklıydı. Biliyordum ki herkesin beklentileri, önem dereceleri farklılıklar gösterecek ve herkes kendi dilinde yorumlayacaktı. Sonradan bir cümleye daha takıldım. Okul için çok KURALLI diyorlardı. Sonra düşündüm, bizimde evin de fazlasıyla kuralları var. Mesela,
1-yemek masada ve saatinde yenir, yapılan yemek yenmezse asla alternatif yemek yapılmaz YİYEN YER YEMEYEN AÇ GEZER
2- ÖĞLEN UYKUSUNUN, AKŞAM UYKUSUNUN mutlaka bir saati var ve o saatte uyumak zorunludur.
3-Herkes kendi dağıttığı eşyayı kendi toplar.. gibi gibi daha uzayan bir liste.

Ayrıca, bu zamana kadar okuduğum bütün çocuk gelişim kitaplarının ana fikridir KURAL. Kurallı ve disiplinli büyüyen çocuklar kendilerini güvende hisseder ve ebeveynlerine koşulsuz güvenirler. ayrıca mutlu yetişen çocuklardır diye.

Bu arada senin rakamlarla, alfabeyle de aranın mükemmel olduğunu farkettik, sen daha kreşe başlamadan alfabeyi ezbere hatta İngilizce ayrı, Türkçe ayrı olarak biliyordun. Sabahtan akşama kadar rakamlarla oynamaya başlamıştın. Seminer için seni oraya götürdüğümde, oyuncaklardan çok araçlarla ilgilendin ve dedim ya o kadar hissettim ki sen burayı seveceksin ve burada olmak isteyeceksin diye.

Ayrıca benim gördüğüm çocuklarda, velilerde mutluydu, okulda evet montessori araçları var ama bi okadar da oyuncak vardı. Okulumuzun kendine ait bir parkıda vardı. Eee nasıl oluyor da bu çocuklar
oyun oynamıyorlar dı?

Daha sonra kafamda harmanladım, düşündüm düşündüm ve babanı da alıp bir kerede ona gezdirmek için okula götürdüm. Okul'da EMRAH BEY ile tanıştık. Karşımda ne söylediğin bilen, Duruşu ve tavrı ile güven veren, tüm sorularımın cevaplarını kafamdaki soru işaretlerini yok ederek cevaplayan ve en önemlisi HERŞEYİ BİLİYORUZ DEMEYEN bir adam vardı. Hatta lütfen tespit ettiğiniz eksiklikler, yada size göre olumsuz gördüğünüz bazı şeyler varsa lütfen söyleyin beraber mutlaka çözeriz dedi. Yani BURDA ÖYLE ŞEY OLMAZ, ASLA BİZ MÜKEMMELİZ demedi. Emrah bey ile konuşmamız bittiğinde babanla o kadar emindik ki seni kesinlikle buraya göndermeye karar verdik.

Hiç yorum yok: